
Acilara tahammülsüzlüğüm beni̇ bana düşman kilan
Sözcüklerin kanadığını duyuyor musun,
hani can pazarında tokuşan şiirlerin dalyalarca hazan yaprağını bir solukta
içine çektiği gibi, mısraların gazabına uğrayan bir peri olduğumu da belleme
kolay kolay ve sancılanan rüzgâra da bel bağlama az sonra patlayacak fırtınanın
tadını çıkaracağımı da bil usulca.
Çiy taneleri ne dolgun ne de doygun
sadece mevsimsel bir nöbet göğün hıçkırıklarından doğan yaygara ve peynir ekmek
gibi benim acılarım sevdiğime kanmayan insanların çetelesini tutmaktan da
vazgeçtim.
Atıfta bulunulası her şiiri
yudumlarken Rabbime sığındım ben ve sınandığıma delalet içime yuvalanan her
gürültüyü de aştım sessizce bazen maruz kaldığım töhmette el verdi melekler
akça pakça teninde hüznün, tüm belirsizliğime de şerh düştü yaralı kuşlar.
Anne sesindeki o çığlık nedir bilir
misin?
Anne olmadığın için asla tahmin bile
edemezsin.
Annesizliğine ömrün, kurşun döken kâhinleri
bilir misin, peki?
Tıpkı kimsesizliğime kol kanat geren
mevsim gibi iç acılarımın toplamı artık neye denk düşüyorsa…
Göğe çadır kuran yaftalar.
Pestili çıkan iç sesim ve de.
Her gün yolumun kesiştiği ne çok toz
duman.
Yandığıma biat şunca kelime ve bil ki
daha milyonlarca var heybemde.
Çatık kaşlarıma aldanma ve satırların
nemine de basıp düşme, sakın ha.
Sevdiğimi beyan etmektense acılara
tahammülsüzlüğüm beni bana düşman kılan.
Bir mersiye kimi zaman belki de bir
hiciv, şairlerin tutanaklarında ahkâmların savrulduğu ve ben acı çektikçe
s/avunuyorum yetim mizacımı yeter ki öksüz kalmama izin vermesin Yaratan ve
koşulsuz seven tek varlık iken annem onu üzmenin de muadilidir içime akıttığım…
Sel gibi.
Taşkın mizacıma son veren yel gibi.
Yeltenmediğim hayatlar gibi ve buz
kesen yüreklerde nasıl ki yok yerim.
Kendimi bildim bileli sevdim ben ve
nazireler dilendim evrenden sonra da soyutlandım ve kaç somun ekmekse
dilimledim ve uzattım bana taş fırlatanlara tam da bu gün yaptığım gibi.
Günlerden bir gündü eve çiçeksiz
döndüğüm.
Günlerden bu gündü ve de adını
unuttuğum çiçekle evin zilini çaldığım ve acılarımı gergef bildiğim ve aşkın
beni hizaya getirdiği oysaki kimliksizdi benim sevgim tıpkı bir ömür yâd
ettiğim acılar gibi ipe dizdiklerim.
Yangına da körükle gittiler ve yanmayı
meziyet değil eziyet bellediler oysaki içimdeki s/onsuzlukla sevdim ben ve
sevilmeyi filan da şerh düşmeden gel gör ki; sevmem bile yasaktı ve adı olmayan
insanlar yüzü olmayan gölgelere eşlik etti nihayetinde gölgemi düşman bildim
ben ve sırnaşık imgeleri savsaklayıp hükmeden şiirler iken izini sürdüğüm…
Yanık teninde mevsimin ne de olsa kış
güneşi çapkınca gülümsüyordu ve gülümsemem dahi yasaktı değil ki yüksek sesle
kahkahalar atayım ve ağladığım kadar mutlandığımı da asla izah edemedim ben.
Ağlamak suçtu ve acıların katlandığı
ve en çok da insanların acılarımla soluklandığı oysaki ben inancımla vardım ve
Allah korkusu ile değil mutlu olmak başkalarının acısıyla tanıdığım tanımadığım
tüm insanlığı da ziyaret ettim dualarımda.
Halim harap bu aralar.
Duvarlar ses geçiriyor.
Kimine göre aşk yasak ve tuzak.
Böylesi sevgisiz bir dünyanın
hayalini asla kurmadım hatta tahayyül bile etmedim ve sökük ceplerime illa ki
sökün etti şiirler.
Dökülüverdiler yüreğimden istemsizce
tıpkı sevdiğim gibi yerli yersiz ve yaşı olmayan acılarla sözlendiğim fi
tarihinden bu yana ayyuka çıktı içimdeki gizem ve özne olmanın gizemine sirayet
eden yolsuz kalmış şiirlerle tutundum ben hayata.
Hoyrat insanların fıtratı üstelik düş
gücüme ihanet edip inkâr eden.
Gerçekler tam da ortada tıpkı benim
gerçek olduğum gibi.
Kulvarımda ise birinciyim acı çekmede
üstüme yok ve sözüm ona umutlarımı da dizecektim bir bir şiirlere çöreklenen rüzgârı
def edip oysaki defnedilecek bir girizgâh peyda olmakta ansızın ve kükreyen
yıldızları değil en çok karanlığı sevdim her şiir vakti ve anıp da dünümü hala
çözemedim an itibari ile payıma düşen bunca acının sebebini.
Açık veren insanlar var tıpkı aşkı
yüklenip de ceplerine dolacak ihtişamın ve servetin yolunu gözleyen oysaki
sapla samanı ayırt edebilirim ben bu anlamda asla da umurumda değil kalp gözüne
ihanet eden insanlar bir de paraya ve maddiyata tapan insan izlekleri ve neye
denk düştükleri Allah katında tescillenmişken kimse de beklemesin onlara el
uzatacağımı.
Yapay gülümsemeler ve sunulan zanlar
ve de bitimsiz bir haset ve mücbir sebeplerden sevgiye ihanet eden ve siyah bir
duvak takan karanlık gelinler.
Bahtın rüzgârı elbette nereye
sürüklerse ve kader neyi ön görürse.
Sözcükler sefasını sürerken gecenin,
cımbızlamıyorum bile ve onlar zaten evrenden süzülen kar taneleri gibi minik
minik d/üşüyorlar da: önce yüreğime sonra da boş beyaz sayfaya.
Keşke kaderimin de resmini
çizebilseydim ve ben sadece duyumsadıklarımı resmediyorum ve kimine göre gerçek
kimine göre hayal gücünün ürünü iken her biri ve asla da paye vermiyorum
iblisin katıksız zehirlediği ruhlardan bana sökün eden karanlığa da itibar
etmiyorum çünkü karanlıkta yazsam bile içimdeki aydınlıkla buluyorum ben yolumu
elbette Yaratan izin verdiği sürece ve de İnşallah.
Kümülatif bir sessizlik mevzu bahis
ve biliyorum ki sunulacak planların bir ön hazırlığı elbette çiğ süt emmiş
beşerin marifeti her biri ve ben inancımla o buz dağlarının eriyeceğini
biliyorum da çünkü sadece Rabbimden istiyorum ve sabrımla şükrümü katık
yaptığım bu hayat mücadelesinde kuş bakışı seyrettiğim bunca alametifarika da
illa ki erecek hidayete.
Kötülükten dem vursak da cennetin
ihalesi şükürler olsun ki iyiler için asla bir kehanet değil.
Yaşa ve sev ve inan ve de muadili iken
iyi niyet ve iyimserlik asla da kara gölgelere itibar etmeyen aydınlık yüzlerin
barınağı iken sıcacık yürekler biçimlendiriyorum hayatımı ve hayallerimi ve
hayalet avına çıkan bir misket gibi oradan oraya çarpıyor rüzgârın eşliğinde
ses çıkaran rüzgâr çanına da dokunuyorum usulca ve biliyorum ki her yürekte de
mevcut bu rüzgâr çanı.
Zar tutan yenilgiler.
İtikadı sayesinde hayat hikâyesini
koşulsuz kabullenen müzmin iyimser yürekler ve karanlığın derme çatma
dünyasında sisten uzaklaşıp da yüreğin ışıldağı iken bitimsiz umutlar…
Az sonramın bir ihtişam ya da bir
hicap olup olmayacağını elbette bilemem lakin bana sunulan hayatı yaşayıp asla
eksik etmeden niyazımı yüreğime sönük eden iç sesin de okyanuslar aştığı bir
gerçek en azından içimdeki izdihamı ertelemek hatta sonlandırmak adına tüm
gayretim ve tıkacını kulağımın az evvel çıkardım ve hala da duymuyorum
insanların birbirini dolduruşa getiren seslerini çünkü omzumdaki meleklerle
meşk ediyorum ve onların sağalttığı acılardan yaptığım salıncakta bir ninninin
de eşliğinde salınıyorum ve az sonra kayacak yıldızın kuyruğuna tutunup da
firar edeceğim tüm acı ve sıkıntıdan gerçi içimdeki yalnızlığın bir kayıt
düğmesi yok ama biliyorum da çoğaldığımı en azından sevgiden ibaret bir
kâinatın koşulsuz bana sunduğu umudu şiar edinip de ne zamanki yolum bir şiire
düşse elbette aşkın eşliğinde yanıp sönerken kalp gözüm tüm kâinatı da aydınlık
kılan elbette Allah’ın izniyle soluklandığım her hecede…
Tebrik ederim gün seçkisini arkadaşım sevgilerimle...
Çok çok teşekkür ederim sevgili arkadaşım. Sevgilerimle yürek dolusu
Çok değerli Seçki Kuruluna ve sevgili arkadaşlarıma çok çok teşekkür ederim.
Var olunuz
Gün seçkisini yürekten kutluyorum Gülüm hanım Yürek sesiniz daim olsun inşaallah baki selam ve dua ile Allaha emanet olun hayırlı günler
Kıymetli hocam şeref verdiniz. Çok çok teşekkür ediyorum. Selam ve dua ile kıymetli hocam. Hayırlı günler diliyorum, efendim. Tüm güzellikler sizinle olsun İnşallah
Mevsim, mevsim olalı bilemedi biledi de
Her geceyi ve saf tuttuğu siyahı
Aşka biat bir salıncak
Debelenirken şair, hüznü aşikâr bir sitem
Sarmalında göğün
Sakıncalı olsa da içinde sakladığı gizi
El verdi söz verdi
Sancısına da izin verdi evren
Doğuma çeyrek kala ölüverdi şair ve saklı tuttuğu gizem.
Yüreğine sağlık arkadaşım sevgilerimle...
Teşekkürler yürek dolusu sevgili Melek. Hep hep sevgimlesin arkadaşım