
Aşkin cübbesi̇
Her düş sana çıkar ve de her gülüş.
Zembereği kayıptır oysa mevsimin
Zifafı özlemle meşakkatli bir heceden
Firar eden aşk gibi
Bazen ölümle benzeşen yokluk
Oysaki aşkın cübbesi ilk günden beri
kayıp ve soluk.
Bir öğreti ise aşk hizaya getiren
Bir sunumsa özlem
İnsanı diri diri gömen.
Bir seda belki de yalnızlığın busesi
Diken dolu gülün savruk güncesi
Mentollü bir efkâr elbet
Aşkın kayrasına yapılan yolculuğun iç
burkan sesi.
Sinense insan
Sinesinde saklı aşka dair her lisan
Sindirense acılar
Siması gül gibi coşkulu ve pembe
Aslında önce kendine sonra Rabbine
koşan.
Muhafazalı bir ayrıcalık aşkın
cübbesi
Yıldız yolu göğün şaşkınlığı kat
çıkan hidayete
Her mevsimde yeniden doğup
Ölümü çağrıştıran bir yalnızlıksa
muhatabı
Mizacın
Sevgiden yanadır saklı durduğu nizam.
Renkler ki hulasası evreni
Rakımı ulaşılmaz elbet mutluluğun
peçesi
Derdest edilmiş heceler mi?
Küredikçe geceyi
İçin için ç/ağlayan bir şiir mi?
Anlatmaya ve sevmeye doymayan şairin
haznesi.
Kimsesizliğin rabıtası
Meşk eden kalemde saklı madem hüküm.
Varlığa dokunan rahmet mi?
Göğe baktıkça çözülen o kör düğüm.
Saklı tutulası derinde
Şiarı bazen hüzün bazen ölüm
Yazılan şiirin dilinde.
Şahikası imgelerin payidar kılan
umudu
Semazenlerin yolculuğu
Elbet aşka varan tininde coşkunun
bazen nutkunun tutulduğu.
Şimdi mevsimler bahşetsin Mevla
Bahara sunulan hürmet ve inancın
uğruna
Bir mevsim daha bir ay belki de
Uzansın baharın ömrü sevip de
Dokunmaksa en uzakta saklı ışığa.
Karanlığın gölgesi düştükçe geceye
Her aşk ve sevgi döküldükçe avuç avuç
sefil benliğe
Kırıntıları özlemle harmanlanmış
Kuru candan ötesi aşkla donanmış
Elbet bir ç/ağrı ise yazılmayan her
şiir
Bir ukde içte kalan dokunmaksa
bilinmeze
Şerh düşülen her hecenin bozguna
uğrattığı
Savruk duyguların rütbesinde saklı
belki de
Ölümün muhtırası.
Lakin mizacıdır insanın
Miadı dolmadıkça ömrün ve umudun
Hala yaşıyor olabilmek bile mucize
Yarınlara hükmeden elbet kaderin
rengidir
Bazen siyah bazen beyaz
Bandıkça hayalleri gök kuşağının her
huzmesi
Yağar da yağar benliğe.