Bilmiyorum, Bende Fazlasını Demek Çok Kolay, Bırakın Egonuz Yerlerde Sürünsün!
Kırmak nedir? İnsanı kırmak mı?
Camları kırmak mı? Yarınları yıkarak kırmak mı? Anlamamak mı? Bu böyle devam
eder, bizler kırmak derken gönül insan kırmayı anlamışız ve kırmaya da devam ediyoruz!
Oysa taş kaya olan gönüllerin buzlarını, incitmeden kırmaktı yumuşatmaktı, oysa
kırmak önüne setten duvarlar ören insanların, bu duvarlarını balyozlarla
sessizce usulca kırmak parçalamak ve yıkmaktı. Oysa kırmak dünyamızın çevresine,
buzdan soğuk ayrı bir dünya kurmamız için çabalayarak bizleri bu soğuk
bakışların içine hapis edenlerin bu çabaları sonucunda, bizi donduran buzdan
buzulunu kırarak, güneşle buluşturarak eritmekti kırmak…
Kırmak, kırmak değil buluşturmaktı.
Araya engel koyanların engellerini usulca kırarak buluşturmaktı. Kırmak,
sarmaktı, gönlünü derin dondurucuda unutanların gönüllerini, buzdolabındaki
buzların arasından çıkararak o buzları kırarak yerine koyarak, insanlara
sarılmasını sağlamaktı… Kırmak kırmak olsaydı bu âlem de ne işimiz vardı? Kırmak
için gelmedik ki, ne için geldiğimizi biliyoruz, bilmeyenlerde bilenlere sorsun
birazcık zahmet ederek, yani bilmediğini buzdan kalıplara koyarak saklayanlar,
sizlerde o buzulları kırın ve bilmiyorsanız benim gibi bilmiyorum deyin daha
fazlasını…
Bilmiyorum, bende fazlasını demek
çok kolay, bırakın egonuz yerlerde sürünsün yeter ki size bir şeyler olmasın
yani, vesselam…
Mehmet Aluç
