
Hem i̇stanbul'um hem şi̇i̇r
Günü öğüten bir devre arası
Saklı minvalinde mevsimin
Sözümün asla geçmediği şehrin de
Yeis yüklü güncesi.
Ne şairim ne de şehir
Sevdalı bir mahzun düşüm
Elbette külfet addedilen sefil
varlığım.
Kiminin gölge ettiği
Gümbürtüye giden iç sesim
Bir de hayatın meali
İğne iplik tutmayı beceremediğim
nasıl da belli?
Evin tek kızı
Gözbebeği sevginin
Şeceresinde saf hayaller ve aşkı da
Rencide eden bulutlar saklı.
Ne kuytularda unuttuğum
Ne ufkumda saklı tuttuğum.
Bir düş isem
Görmeyi filan da ummadığım.
Bir yenilgi isem
Elbet kendime tüm ihanetim.
Sevgi faslını da çoktan geçtim,
azizim:
En azından severken mutlu ve özgür
Sormadan da birilerine
Neye denk düştüğümü
Elbet aykırı mizacım
Saf tuttuğum kalede saklı maruzatım
Ve elimde kalem
Yüreğimde çalan notalar
Umudumu ise hala çalamadılar.
Rengimle özdeş seyrindeyim mevsimin
Mevsimin ikbalinde sıcak bir yaz
güneşi
Yakam dik
Başım dik ve asi
Diklendiğim nice insan ve safsata
Hele ki dümeni kırdımsa bir kez
sevgiye ve doğrulara.
Hayatın himayesinde gölgesi kayıp;
Sanrıların hicvinde
Sancılandığım her gece vakti.
Dikmekse yorgunluğu
Ne yamalı ne patavatsız.
Sevmekse hayatı ve acıları
Beslendiğim hüzünle nasıl da tek
doğru.
Afişe etmek mi yeri göğü?
Ne gam ne gam.
Soytarı sitemlerden düşmeyen payıma
Hele ki insan kendini bildikten
sonra.
Lakin olmaz mı kusurum, yanlışım?
Sevgiden yana müşkülü olan kimse
Arsızca sevmeye dünden hazırım.
Denkleme denk düşen sefil mizacım:
Bilinmezin karekökünü kürediğim
Köklerimle ait olduğum şehir kadar da
yalnızım.
Hem İstanbul’um hem de şiir
Hem yalnız hem kalabalık:
Sandığımda yok da tek naftalin kokusu
Fırından sıcak çıkan düşlerim ve tüm
yazdıklarım
Elbette Rabbimin himayesinde
Yeniden doğmaya dünden hazırım.
Emeğine yüreğine sağlık Gülüm hocam tebrikler hayırlı akşamlar diliyorum hocam