
Her yalnizliğin bi̇r hi̇kayesi̇ vardir
Düşler mi topluyorsun cehennemin arka
bahçesinden yoksa içinde saklı cennet midir hayatla cehennemin arasında
cereyanda kalan yoksa saklı cehalet midir sevgi fukarası gönüllerde bıçkın
nidalara eşlik eden ve sömürülen benlik ve insanlık ve işte koyuldum yola
beklenmedik bir vakit üstelik sırra kadem basan dostların bıraktığı her anıda
saklı tutarken çocukluğumu ve gözyaşımı gel gör ki esenlik dilerim ölü rüzgârın
ardından.
Her yalnızlığın bir hikâyesi vardı
her hikâyenin de yalnızlığı…
Göğe düşen bir perçemdi yangında
saklı
Son n/esir
Alaşağı etmişken ömür
Kaç nesil hem de nasıl.
Hıçkıran sözcüklerin vebaliydi
imgeler
Seğirten her hayalde saklı bir resim
gibi
İçin için g/izlenen yalnızlığın
kendine has hüznü.
Bir imla hatası olabilirim misal
Gül, diyenlere inat
Hüznümle sahip olduğum metanet
Kimine göre iğneyle kuyu kazdığım o
minval
İçimde saklı dehliz
Ruhumda seken kör kurşun.
Rivayetleri kâhinin
Balçığa düşmüş bir resim gibi
Ucu yanık sayfanın
Kırık kanatlarında gün ışığı saklı
Sefil bir tanrıdır yalnızlığın mizacı
Şükür yetişen O
Yatışan acılardan
Doğan bir hüzün gibi
Aşkla ördüğüm kalın bir yelek
İncesinden de bir örtü üstüme
örttüğüm.
Kardıkça yeni günü
Meğerse mazi saklıymış içinde
Aşkın hatırına yollara düştüğüm
Her ölü günün nezdinde
Ölü toprağını atmaksa üstümden…
Düş iklimlerinde mağduru oynayan bir
yalnızlık
Her perçemi ömrün
Şatafatlı yalnızlığında dünün
Kayda geçen bir iklim gibi
Sağanak yüklü göğün akça pakça yüzü
Rahmet ve ılıman rüzgâr
Aşka şahit tutulası bir geceden
Arda kalan hüzün ve özlem
Sefasını sürmekse günün
Muhalif bir v/eda belki hayata
Kırbaçlanan derinden
Martıların çığlığında ansızın dirilen
Ve işte kaknem karanlık
Bulutlara eşlik eden mahzun gülüşler
Bir bilen var yeter ki arz etsin
hayat
Maviden bir hüzün besteledim,
sözcüklere
Tahammülü yoktu madem zalimin,
kâfirin
İndinde mevsimin
Yüreğimi teyelledim gökyüzüne
Belki de ikilem yüklü bir tebessümdü
Ismarladığım gel gör ki ulaşmayan
adresime.
Sessizlik hicaptı
Yalnızlık ise ırak olsun cihandan
Miadı dolmuşsa kalabalıkların
Bol keseden ağlarım da
Şiir tadında günü ve ömrü
Bölerim beyitlere
İçin için ağıtlar yakarım en
delisinden.
Bir rüzgâra eşlik eder de çeker
giderim
Evrenin silik yüzünden
Nakşeden güneşi
Namı yürümüşken acıların
Tuttuğum çetelesi hayatın
Bir bir d/okurum aşkı ve inancı
Büyür de büyürüm her ezan vakti
Nasıl ki taşarım kalıbımdan
Israrla yâd ederim iyiliği ve
dirliği.
Künyesinde bulutlar saklı şafak
Hicaz makamında bir esinti
Emsalsiz özlemi ile varlığı küle
çeviren
O eşref saati mevsimin
İlla ki şiirlere gebe
Nazında kaybolan hüzün ertesi
Niyazları saklı göğün her katresinde.
Şiarı umut mu?
Dünde saklı bir kayıp mı?
İşin aslı varlık ararken kendini
Bulduğum kadar cefayı
Huzura da denk düştüm en çok
İlahi Işığın aydınlığı
Elbet kelamın ertesi
Nefessiz kalmaksa bunca sözcüğün
meali…
Çok çok teşekkür ederim