
İri̇ puntolarla yazdiğim fermanim
Öykülerin sahici bir dili var mı
sahi, hani, öykünmediğim minvalde bir düş parantezi açıp kendimi sabitlediğim
minvalde düş kırıklarına tekabül eden gerçeklerin lezzetinden ayrı düştüğüm her
iri kıyım yalnızlıkta bir sürahi soğuk su içip de üstüne öykümün, rengi olmayan
yüreklerde saklı kirin esirgediği bir tezatlık mıdır içime sığmayan rüzgârın
dağınık saçlarında ölümü s/ayıkladığım her hecede mi saklıdır öyküler…
Göğün terli neminde.
Aşkın da hikmeti iken bir koşu gidip
Geldiğim düzlemde
Hep mi soyuttur renkler
İksiri yâd ettiğim mazinin
Yokuş yukarısı tırmandığım bir dehliz
midir?
Yoksa patavatsızlığım…
Sözcüklerin rimeli akmadan
Gidip de dönmeyi erteleyen mavinin
Ufkunda mı saklıdır gök kuşağı
Ve beylik söylemlerde
Kanaviçe desenli bir üşengeç üçgene
saklanıp da
Ardı gelen yakınmaların titrinde
En delisinden midir rüzgârını içime
ektiğim
Gölgeler kadar silik olmak da
değildir hani haddim.
Şimdi mevsimin çeyiz sandığını açtım
İri puntolarla yazdığım fermanımı
kırptım
Bir bir gözlerinin önünde aydınlığın
Karaya çalan her renkte yüksündüğüm
beyazdı
Belki de ertelediğim mutluluğun arka
penceresi
Her geçit vermeyen köprüde başa
sardığım
İki inatçı keçinin hikâyesi
Suyolunda kırılan sudan sebeplerle
Kendimi tehir ettiğim bir
yaşanmışlıkta
Akseden nezleli sesinde mevsimin
Kuru öfkesine talibim belki de
söyleyemediklerimin.
Bir reşit imgenin amblemi sığarken
resmime
Görünmezliğime kulp takan nice yeis
Afaki üzüncüme şerh düşen bir beis
Ölümcül fıtratında gecenin
İçine kapanan bir direniş
Belki de kapana kıstırılan her
duygumda
Başat bildiğim binlerce vazgeçiş.
Karambole giden bir yürek
Pekişen iç sesinde bilinmezin
Yarını tehir eden bir bilgiç imleç
Nerede başlayıp nerede biteceğini
bilmediğim
Sezilerimde ritim kaybı
Alt belleğin de isyanı elbet
Bilinmezin saklandığı o girift
tümsek.
Şimdi göğe set çeken bir katta
İnşa ettim yalnızlığımı
Düş görümü hazan makamında
Akan çatısı mevsimin
Kaybolan eksende maviden bin bir hece
Gözlerimi sabitlediğim binlerce
farazi ayraç
Kopup da gelmeyecek hani dalından son
yaprak
Belki de defterin arasında unuttuğum
sefil bir şiir.
Kıstasım varla yok haznem
Kınımda saklı devasa hücrem
Kandığıma binaen sevgiyle işgalim
epeydir madem
Bu muydu bunca sakınılası müphem?
Şimdi devirip de satırları
İçimde saklı kaknem yalnızlık
Sırlarımı da serdiğim bir bir teninde
iklimin
Sükûnet erbabı bir isyandır öncesi
fırtınanın
Gizinde iz sürdüğüm nice bilinmez
Aşkın da kayıp rüzgârına ektiğim tek
tohum.
Anadan üryan elbet şiir
Ayıbı varsa şairin
Bir kereliğine de görmezden gelin
hani
Ne de olsa gözü açık gördüğü
rüyalardır tek tesellisi
Kaynadığı kadar kaynattığı hüznün
bekası
Olur da gözü açık terk eder cihanı
Bir sunum da değil hani
Surlarıdır serildiği şehrin en yalnız
tebaası
Aşka âşık bir sevda masalı.
Emeğine yüreğine sağlık Gülüm hocam tebrikler hayırlı akşamlar diliyorum hocam
Murat hocam teşekkür ediyorum
Hayırlı akşamlar dilerim
Ayıbı varsa şairin
Bir kereliğine de görmezden gelin hani
Ne de olsa gözü açık gördüğü rüyalardır tek tesellisi
Kaynadığı kadar kaynattığı hüznün bekası
Olur da gözü açık terk eder cihanı
Bir sunum da değil hani
Surlarıdır serildiği şehrin en yalnız tebaası
Aşka âşık bir sevda masalı.
Yüreğine sağlık arkadaşım sevgilerimle...
Sükuta eren didinmelerle ya da huduttan huduta kosturan bır ruhla dilsiz bir tavır sergilermi hayat... Geciyor bir lahza her ne varsa bizden, ama afıyet ama zafiyet.
Yıldız Hanım aklıma şiir neleri yıgdı durdu.
Gonulden tebrik ve sevgilerimle.