
Israrla sevi̇yorum, yalan mi?
‘’Beyaz bir varlığın talaşı gibiyim
Ufalanıyorum İstanbul’a her kar
yağdığında
Harbi seviyorum yani
Acı denizlere doğru akıyorum.’’(Didem
Madak)
Bir sunumdu aşk
Belki de hayatın gönyesi
Ve zihinlerde yerleşik şablonlar
Tüy döken kuş gibi
Tuşa gelen Mart kedisi
İstifli heceleri kırptığım yıldızlara
Taktığım düş perim gibi
İnzivada geçen ömrün bereketi
Oysaki harareti demeliydim gizemin
Kimi zaman taşa tutulan yüreğim
Hele ki o iskarpinlerim yok mu?
Ayağımı sıkan asaleti taşlı yolların.
Ufkum geniş, bayım ve siz bayan
Ayılıp bayılan da yok hani
Sizin dar ceketlerinize sızıp da
Giyineceğim filan da yok baştan savma
Mevsimin yasını tutup
Kuş üzümü yiyen bir dünyalı
Kuş tüyünden yastığım
Bilsinler ki serilip de başım
yasladığım
Elbet vicdanım ve kırıkları kalbimin.
Romatizmalı elleri hazanın
Kış kapıda madem
Dumanına da odunun vakıfım
Bir de kömür rengi saçları sevgilinin
Yakan kor gözleri
Sefil bedenimde yankılanan bir düş
gibi
Sehven yenik düşen mizacım
Aşkın hatırına yazdım hem ben bu
şiiri.
Sözcüklerim özlem en derinden en
derinden
İmgeler mi yoksa sırıtan?
Boş verin siz onları
Yeter ki girin koluna şiirin
Nakış nakış işlemedim hem ben bu
aşkı:
Ne o, öyle?
Anlamam ben dikişten nakıştan
Varsa yoksa beynimde sefasını süren
Nice yeis
Bir de bakracı ömrün
Süt sağan bir düş perisi:
A, evet, bir de sefil kalemim
Ne zamanki rastlasa bir düşe
Pis pis sırıtan uykunun arifesinde
Kolay değil hani, durduk yere
Neden yazar ki insan?
Durduğumu kim söylediyse
Kilitlesin gözlerini kalbime
Kök söktüren heceler ve de aşk
Israrla seviyorum, yalan mı?
Harikaydı canım güzel yüreğine sağlık selam ve sevgiler.
Teşekkür ederim çok çok çok
Sonsuz sevgimle canım arkadaşım
Emeğine yüreğine sağlık Gülüm hocam tebrikler hayırlı akşamlar diliyorum hocam
Çok teşekkür ederim Murat Hocam.
Hayırlı akşamlar diliyorum