
Kendi̇mden kaçip yi̇ne kendi̇me siğindiğim
Derledim toparladım sözcüklerimi ve
mukozasına gömdüm yanılgılarımın aslında her bir düşe her düştüğümde düşkün
kanatlarımda yılların pervasızlığını kanıtladım kendime.
Yorgun bir milat, tanrısal iç çekişi
özlemin hele ki sığındığım Hak kapısında bir köle zamir elbet içime iliklediğim
düğmelerin her kopuşunda kendime çimdik attığım.
Yetmedi mi?
Kördüğüm olmanın da vebali elbet
kardığım körlükte kendime yangın ve kimsesizliğin simyası.
Cafcaflı bir başkaldırış olabilirdi
de elbet sakındığım gözümden en çok da gözüme güzel gözüken.
Vaveyla yüklü bir kamyon.
Sancıların çatı katında aslında inmek
zemin katına ve toprakla bütünleşmek elbet ölmeden ölmek ve bağdaş kurduğum her
zamirde benlik dışı bir ikametgâh.
Tutuşan satırlar kirleri de
temizlerken tutunduğum son dal da yanıp yok olmak üzere madem…
Yok ki devamı zaten misafir olduğum
bir dünyanın en aldatıcı siması iken görünenden başka bir nazarla sözcüksüz
yaşamanın da verdiği kabir azabında yeltenmek sonra yok olmak hele ki arpa boyu
yol gidemediğime binaen etrafımda çizdiğim çemberler hakkıyla çapı olmak ayın
hakkını vermek hayatın sonra da protesto ettiğim kara tahtada kendimi kara
listeye aldığım ömrün uzantısı.
Söylencelerin nazarında kokusu var mı
sahi duyguların?
Düşünceler geçerken hayatın
raylarında solan bir uçurum çiçeği artık nereden firar ettiyse ölümsüzlüğün
basireti.
Kıyama durmakla eş değer kıydığım bir
bir.
Gölgelere ithafta bulunup kazan
kaldırdığım bir şura elbet görünen köye atadığım her kılavuz en çok da içime
tuttuğum ışık.
İncit düşlerimi.
İpince bir elde dokunmaksa özleme…
İnceldiği yerden de kopabilir hani
mevsimin nefesi.
Şiar edindiğimize binaen ve de şahit
iken Yaratan…
Konduramadığım ne varsa kollamakla
kanat açmak arasında gidip geldiğim ve kendime rağmen kendimi kollamaksa
hayatın açılımı belki de rüzgârına yenik düştüğüm bilinmezin son duası.
Şimdi sinebilirim daha derinden ve
için için kımıltıların hasretine bandığım her hareketsizliği asarım duvara bir
diploma niyetine belki de kitaplığın alt rafında terk edilmiş kaç diplomam
varsa baştan okurum okul numaramı sonra da şifresi yaparım şiirin her kayıt
benden bir nokta ve bir nota daha üst seviyede iken varlığımı da hararetle
sunarım yıldızlara.
Hangi tabakası ise yeryüzünün ve
kenetlendiğim.
Hangi hıçkırıksa içinde boğulduğum ve
izbelerde terk edilmiş kırık kollu bir oyuncak bebek gibi belki de kundaklarım
içimdeki çocuğu elbet bin yaşıma bile ersem çocukça bir zaafla inandığım her
yürekte asılı kaldığım ve de emanet ettiğim yüreğim hele ki sevginin garantisi
iken inanç bir de nöbete durduğum umudun yerleşik firarı en çok da kendimden
kaçıp yine kendime sığındığım…
Hangi hıçkırıksa içinde boğulduğum ve izbelerde terk edilmiş kırık kollu bir oyuncak bebek gibi belki de kundaklarım içimdeki çocuğu elbet bin yaşıma bile ersem çocukça bir zaafla inandığım her yürekte asılı kaldığım ve de emanet ettiğim yüreğim hele ki sevginin garantisi iken inanç bir de nöbete durduğum umudun yerleşik firarı en çok da kendimden kaçıp yine kendime sığındığım…
Yüreğine sağlık arkadaşım sevgilerimle...
Güzel yüreğine selam olsun
Çok teşekkür ederim canım arkadaşım
Sevgim seninle
Çok teşekkür ederim
Yürekleriniz dert görmesin