
Mevsi̇mi̇n i̇lk kari yağdi bi̇le
Mevsimin ilk karı yağdı, azizim ve
süklüm püklüm seferberliğinde yalnızlığın cürüm bildi mevsimdeki hüznü gölgeli
sapaklarda aşkı ihya eden berhudar olmasını dilediği mizaçla da düştü yollara.
Bir temenni dillendi şafağın sökün
ettiği bir recim belki de yüreğin aşkla imtihanı.
Günün süzüldüğü gözlerimde şerlerin
hayra yorduğu bir günceyi de dikte etti melekler öyle ki rüştünü ispatlamış
hafız söylendi ve düştü yollara mücbir sebepler bir kolundan çektiğim bir de
kuytularda sakladığım yası mimlerken yaşlı melekeleri dünyanın.
Sözcük pazarından geliyorum, azizim:
hani s/özlendiğim.
Şafağın da hicabını yüklendim ve
ellerimde yetim imgeler sökün eden her duyguyu işlerken diğer adım da kanaviçe:
ben ki c/esaretin dibine vurmuş koyultulmuş bir hece.
İhbar ettim öncemi ve sükûn diledim
Tanrıdan.
Yarınımı da mimledim şimdiden ve
şükre doymadığım an’ımda saklı ümidimle ben umudun müridiyim.
Düşkün kollarında pehlivan düşlerin…
aman Allah’ım, bu nasıl bir iklim ve de ikilem ve şimdi manifestosunu yazıyorum
azar azar.
Azat edilmeyi dileyip de daha çok
b/ağlandığım.
Meşakkatli gölgemle uyuyup çıplak
benliğimle uyandığım.
Firar edilesi bir gün ve dönemecinde
ç/aylak kuşlar elbette inkarı ne mümkün, deyip de firar etmesi an meselesi
yüreğin sefasını süren bir âşık ve maşukun nezdinde oyalı mendilime yazdığım
kaderim.
Bir gülücük konduruyorum sonramı
unutup soytarı bir sıfatla sulandırıyorum yağan yoğun rahmeti belki de sudan
sebeplerle darıldığım künyemde yazmayı şerh düştüğüm her meali de
sonlandırıyorum ne zamanki açmaza girsem işkillenen yüreğime nota veriyorum.
Ellerimde yorgun düşler ceplerime
sökün eden birer birer.
Kayrası satırların elbette
yalnızlığın ihtarı ne de olsa sabıkalıyım ezelden ve ahir zaman endamlı bir
sonla varlığını hicvediyor solan güneşin soluk zemininde göğün ebabil kuşları
parselliyor yorgunluğumu.
Önce azat ettim.
Sonra da azmettirdim.
Yangında kurtarılacak ilk şey illa ki
sözcüklerim göğün terennümü kadar da kutsalım iken aşk dolu bir gönül mendebur
gölgelerden köşe bucak kaçıp da bir niyaza hükmeden en ulvi görev iken sevgiden
doğan güneşi asla batırmayan bir hikmet hem de gecenin titrine yanık bir seda
aşkla imtihanı gökyüzünün bir revnak ve soytarı düşte eylemlerin
sonlandırıldığı düşünce gücüne eşlik eden bir zemheri elbette fıtratın üşüdüğü
kadar buz kesen sözcüklerden yığma göreceli bir masal prensesi konuşlu
bulutlarda buzlar ülkesinin de nemrut vekilleri her halükarda arkasını toplayan
düşlerin ve hoyrat mizaçların yenilgisinde şiar edindiği her yüreği bir bir
gönül tarhına işleyen kanaviçe bir yalnızlık.
Bulut kadar beyazım madem.
Umut kadar cafcaflı bir matem rötarlı
gölgeme atıfta bulunup da rölantiye aldığım bir mizaç geniş ölçekli seyrinde
göğün bir kırlangıç kadar kırılgan kanatlarıma nakşeden imlerden alacaklı
olduğum hayta hikayeler elbette göbek adımı işlediğim gökyüzü ve bir gül
zarafetiyle içime batan dikenleri ayıkladığım.
Sözcükler diyorum, azizim: sözcükler.
Hani beni benden; seni senden eden.
Vakur bir coşkuyla tıpasını tıkayıp
da geceye akın eden yıldızlı ve simli düşler.
Ayrıntılar diyorum, azizim: hani
resmin nüansında oynayan siluetler: bir düş pazarından çıkıp da yola
gerçeklerin gerekçeleri ile sunulduğu ve gizinde ömrün tehir edilesi bir
zemheri ile rüştünü ispatlayan soğuk imgeler.
Koyultulmuş rahminde mi evrenin…
Yoksa mukozasında mı gel-geç
mevsimin…
Bir de ikircikli düşler: azap
yüklenip sırıtan gözyaşı gibi.
Devasa rahmeti ve de: evrensel bir içgüdüde
sıkışan nefsin beratını veren yalnızlığa hücum eden.
Enlemlerin boylama dönüştüğü.
Edimlerin sıfatlara.
Kiplerin özneye.
Sıfatların da ulu orta serildiği…
Hazin makamında sergüzeşt bir beste
ve evet, içimdeki kalıtımsal acılar ve genetiği bozulmuş tüm insanlıktan yana
benim derdim.
Kal, gelen gecede semiren bir sözcük
ve sözcük pazarında tezgâha çıkan sair duygu…
İkiletme beni, azizim yine de
titremekten alıkoyamıyorum içimdeki kökler beni tepeye çıkarıp da darağacına
çıktığım her şiir öncesi biliyorum ki; sözcüklerim kutsanıyor.
Bir minnet göstergesi belki de
hiçliğime vakıf olduğum belki de akil bir sevinç bir feylesof kadar sıra dışı.
Susmam öğütlendi.
Baba evinde sükun bildiğim her gecede
ben kitaplara gömülmüşken bazen çakan şimşeğin aydınlattığı koridorlarda izini
sürerken acıların.
Bir terennüm saklı bazen içinde
gecenin.
Belki mezar taşına işleyeceğim öncü
bir imge ve serler verip sırlara boğulduğum sonra da sırları dökülen aynadan
kendimi topladığım.
Kaç yaşındaysam artık annemin
yaşlarına ortak.
Kaçın kurası ise insanlar tek
çekilişte büyük ikramiyeyi kazanıp ihanete uğradığım.
Yine de azizim, vazgeçmedim ben
sevmekten ve iftiharla söylüyorum bunu.
Önce bulutları sevdim ve yağdım umut
umut.
Serildim sonra boydan boya ve unutmam
söylendi.
Ufkunda mizacın nasıl bir sağanak ise
yakalandığım gecenin şafağı ile sözlendim bir kehanet erbabı iken yıldız
burcunda yükselenim iken acılar.
Yükseldim ve düştüm de defalarca.
Yenik düştüğüm ömre bu sefer,
bir-sıfır önde başladım.
Aşkı hicvedendi mahlûkat.
Soykırımı yapan yine de.
Devasa rahmetin odağında bir mercekti
kukumav kuşları ve tescilli yalnızlıkları ile kalemin yanına tünedi.
Türedim sonra ve türevi olduğum tüm
rakamları yuvarladım içimdeki mizansende bir soyut imge olma telaşı ile
soyundum kabuk kabuk ve savruldum öbek öbek.
Sondum.
Son umudum.
Bir düşe yenildim gerçeğin ufkunda
sair hece imlerken aşkı redif bir gölgeyi şerh düştüm aciz kimliğimden dökülen
her parçayı yerleştirdim içimdeki yapboza.
En aykırısıydım canlıların belki de
ayırdına varmayanlara inat daha da çok sevmeye ant içmiş.
Sonram mı?
Öncem yok ki sonram olsun belki de
anda yığılı bir gergefim içimdeki gerginliği yazarak sonlandırdığım ve
ertesinde ne olacağını bilmeden kendimi merkeze işlediğim harf harf.
Bir buluttan öte hafif ruhum.
Bir kurşun kadar da ağır beynimdeki
nöronların saklı tuttuğu.
Ortası mı, azizim?
Asla bir orta yol bulamadım ki yoksa
hala ortalar mıydım içimin başlığını belki de bir şiir olmaya aday ve de namzet
kükreyen yüreğimle en uçta yaşarken…
Sözcükler diyorum, azizim: sözcükler.
Hani beni benden; seni senden eden.
Vakur bir coşkuyla tıpasını tıkayıp da geceye akın eden yıldızlı ve simli düşler.
Yüreğine sağlık arkadaşım anlamlıydı sevgilerimle...
Sağ ol sevgili Melek çok sağ ol arkadaşım.
Yüreğin dert görmesin.
Sevgilerimle canım.