
Mum
‘’Yaz şiirden de yazdı, kız şiirden
de şiir kuşların göğü önünde ışıkla yıkandık su güneşle yıkandı ve sessizlik
taşla avlular uykuyla yıkandı ve üzüm güzle ben bekleyişle yıkandım senin ay
oradaydı sen kuşlardan daha maviydin.’’ (H. Ergülen)
Önce düşlerimi fırçaladım sonra ölümü
sonra laneti.
Tebessüm ektim yeryüzüne
Acı biçtim iç içe geçen.
Aşkla serildim çimenlere
Yaftalar sundu bana tanrıcı kuşlar
Tanrı bildikleri zulmüydü kâfirin
Aşka kıyam edenler
Yalnızlığın neferi ve sustum ve
sustum yeniden
Yaşamanın meali ne ise…
Sırtımda izafi bir küfe
Zencefil yüklü kâse
Istırap yüklü gök kubbe
Aşkın endamı
Akasya ağaçlarına asılı rüzgâr
Ve yürüdüm ve yürüdüm
Kaçmanın meali idi işte şiirler ve
sarkaç
Sıvadıkça kollarını zamanın ve
gecenin
Ve ş/aştım yeniden
Açan güllere özendim
Gel gör ki soldum ansızın
Ne açması ne solması
Var olduğum da yalandı nicesinin
nezdinde.
Yıkanlar içimdeki Kabe’nin duvarlarını
En azından yakıp yıkmadım evreni
Yandıkça için için
Açan çiçekler
Yazmanın şerefine
İçimde tütsülenen umut ve özlem.
Göğün kollarına asıldı sözcüklerim
Abandım içimdeki çocuğa
Kolu kanadı kırık bir kuştan hallice
Ödenen bedeller miydi vaat edilen?
Ödemekse hesabı
Ben aç ve susuz kalkmamış mıydım
masadan?
Neyin ibaresi idi mutluluk?
Körün istediği bir göz
İçimde açan kalbin seyrüseferinde
Gördüklerim neydi ki?
Görünenden öte
Diktim içime yetimliğin gözlerini
Ve sandıkça bilmediklerimi sanmanın
meali
Elbet beni yanıltan her kimse kaçan
benden
Devasa bir hikmetmiş meğer rahmet
Ve samimi bir yağmurda
Neden zordu yüreklerin yırtmacında
Solan güven ve güneş?
Öykümdü her gün
Öykündüm de düne her gün
Öldüremediğim soluk benizli mevsim
Yazı dahi solduran bir bulut
İçimde saklı utku ve umut
Açılan her paranteze yağan nota gibi
Nokta özürlü ömrümde
Son durak neresiydi sahi?
Uzandım.
Uzadım.
Unutmalıydım da.
Ama sadece kendimi bir de kindar
iklimi
Şahlanan imgelerde
Kaykılan benliğim
Elimin içinden kayıp giden ömürden
Kalanla avundum
Savundum da içimde saklı masumiyeti
İnanmaksa hep inandım
İnadına yaşamakla ödüllendirilen hep
mi bendim?
Sınandıkça sıvadım acılarımın
kollarını
Döndü yüzüm illa ki kıbleye
Reşit kıldığım bir huzursa sakit olan
Andım sadece İlahi Ateşi
Yandıkça erecektim madem…
Eriyen bedenim ve kimliğim
Bir mum gibi yandım ve yandım ve…