
Ocak ve aşk ve kar
Bir sözcük müydü sadece ismin
uyruğunda saklanan o tek heceli gülüş?
Bir gül’ün yitimiydi aşk ve aşk’ın ön
sözü nelerin diliydi ve rengi?
Göğe sevinç dolu bir bulut armağan
eden evren ve bununla sakit olsun, diyen bir zümre ki…
Oysaki hayattan ümidi kesmiştik
çoktan.
Diri bir gülücük bahşetsin diye günün
de nazarında solmaya doymadığım bir çiçek olmanın verdiği yeis ile ve işte
düştüm peşine üçlü çengel bilmecenin ve aşk’ın hatırına, gül, deyiverdim
içimdeki kırıp pencereye.
Kıpraşan neydi sahi? Sair kelime ki
duyguların kundaklandığı ve her este saklıydı müşfik sesi aşkın ve kelamın
sonra ne mi oldu?
Korku bulutlarına denk düştüm düştü
de gökyüzü aslında olması gereken tam olarak da buydu:
Ocak ve aşk ve kar.
İşte yeni bir kelimeydi bahşedilen ve
ellerimde eriyecek tıpkı eriyen matemin ve yüreğimin sesi.
Kar idi beklenen İstanbul semalarında
ve birileri vardı fısıldayan kulağıma ne de olsa yazgım idi yolu yazmaktan
geçen ve ben bir yaz çocuğu olsam da kışla meşk eyliyordur ve ruhumdaki soğuk
havayı onca buzulu da kış mevsimine borçluydum. Derken…
Bir imla hatası yapmak üzere iken bir
ses duydum gaipten gelen ve tekrarlanan biteviye oysaki ben ne sokak köpeğiydim
ne yalan ne de melun bir gölge sadece ruhum çıkmıştım dışarı ve düşmüştüm
yollara hani olur da içine düşülesi aşkta rastlar mıydım kendime?
‘’Kış kış…’’
Tepki vermedim.
‘’Kış kış…’’
Belki de yoluma kesmeye hevesli hain
bir ruh haline bürünmüştü üç harfli neyse ya da kim…
Seslenmedim üstelik ses etmek ne
haddime?
Gözlerimden düşene sabitlendim ama
yas yüklü değildim sadece şiirlerim ve yüreğim yeniden ve defalarca yeşersin
diye döktüğüm yaş idi…
Yas idi maden illa ki muadili olduğum
sahiplendiğim ne varsa, acı da dâhil iç sesimde buluştu hıçkırıklarım
kimselerin görmediği ve duymadığı ve bekliyordum sabırla bekliyordum ve elbet o
üç harfli muhteşem kelime aslında varlığımızın doğasında saklı ve hiçliğimizi
görmezden geldiğimiz.
Dua idi elbet tabi olduğum.
Dua ile tutunmak bazen içine düştüğüm
boşlukta iç sesimin sustuğu ve dış sesin baskın olduğu ve susuz kaldığım her
gün ve an ne zamanki dua iken dilimden ve yüreğimden eksik ettiğim…
Bir gül içimde açan ama gülmeyi
reddettiğim.
Doğamda saklıydı hüzün ve çiçek.
Rengi asi idi içimdeki çiçeğin ve her
ne kadar asil bir çiçek olsa da açmayı unutan o gül belki de solmaktan
yorulmuştu.
Rengin dili ve dini ve ırkı yoktu hem
çünkü her renk doğanın şen ya da mahzun sesi idi ve mademki bir üç harfli her
kul düşmüşken aşka ve doğacak iken ne zamanki ‘’kül’’ bildik içimizde birikeni
ve mademki yeşermenin özlemi ile doğacaktık küllerimizden.
Cin gibiydim yine ve çil dolu yüzüm
nasıl da kaybetmişti o çil renkli gülüşlerini ve çileden çıktığımı unuttum
aslında iklimle hemhal soruyordum Rabbime ve bulutlara:
Sahi, ne zaman miadı dolacaktı
acıların?
Rengim beyazdı azıcık pembe ve
gözlerimi diktim gökteki bulutlara ve uyumayı reddettim bu sefer başım döndükçe
döndü günden geceye uzandığım aslında gecede bitmeyen nöbetlerimle mademki şiar
edindiğim kıblemde beklemekti…
Haki renkli bir şiirin hayalini
kurdum misal.
Hâkim olduğum irademle açılandırdım
sözcükleri ve nimet bildim her defasında duyguları ve sözcükleri.
Bir ömürlük açlığım diniyordu işte ne
de olsa şivem de şiarım da şiir idi aslında peltek sözcüklerin söz
birlikteliğinde şiir olmaya meyletmiştim bir ömür üstelik şiirlerden ve de
kendimden bihaber.
Ve düşlerimin rengine büründüm ve
koyu gözlerinde siyahın ela bakışlı şiirler dikmek adına dokundum:
Önce kalbime sonra kâğıda sonra
suskunluğumla ses oldu sözcükler ve hayat üç harflilerden ibaretti.
Bir kış gecesinde…
Bana yaz, diye buyuran o iç ses…
Kar yüklü bir buluta duyduğum özlemle
ve de…
Mademki aşk idi şiarı tüm kâinatın…
Yas yüklü hayatımda her yaş madem
bana bahşedilen bir anlamdı.
Kul olmanın bilinci ile ve içimde
yüklü o kül bulutu…
Gül, diyen birileri vardı çevremde:
Hem adımdı hem de yüzüme eşlik edecek
bir tebessümün çağrısı idi madem ve…
Arındığım nice acı üstelik adı
olmayan duygular ve korkular.
Sus yüklendim ve ses idi içimde
ç/ağlayan ve haşmetli bir rabıta aslında içimde her an infilak edebilecek bir
isyana engel olduğum ve tüm benliğimle sadece O iken ait olduğum…
Bir sus idi giyindiğim.
Ve bir gül idi içimde ve yüzümde
açan…
Bilen biri vardı ve birileri illa ki.
Hem yaşamam için de sebepler ve
güzellikler ile örülüydü kâinat üstelik sus payı her söylemde bir ses iken
sadece benim duyduğum ve sadece O iken içimizden geçenleri bilen bu yüzden…
Korkularımı ve acılarımı öldürdüm:
daha çok sevebilmek idi hep yüklendiğim hayaller ve daha çok huzur idi beni
bekleyen öldürdüğüm nefsimi yok saymıştım madem ve aldığım her nefeste
şükretmeye nasıl da açtım ve işte açlığımı dindiren o muhteşem olgu aslında
yaratılma sebebimiz ve varmaksa hidayete nihayetinde ve hep korudum içimdeki
güzellikleri ve iyi niyeti ve eksik etmeden yüreğimden ve dilimden…
Tek sığınağım/ız değil miydi hem ilk
günden beri?
Dua adına aşk ile ördüğüm kâinatın
hatırına yaşamakla ve yaşatmakla mükellef idim madem sevgiyi ve umudu…
Çok çok teşekkür ederim
Değerli dostu, canı gönülden kutluyorum, emeğinize, yüreğinize sağlık.
Keyifle okuduğum bu güzel dizeleri bizlerle paylaştığınız için size teşekkür ediyor,
saygı dolu selamlarımı sunuyorum...Hoşça kalın,şiirle ve sağlıkla kalın
CUMAMIZ MUBAREK,VE HAYIRLARA VESİLE OLSUN
yüreğiniz dert görmesin hocam
çok çok teşekkür ederim
hayırlı Cumalar hayırlı akşamlar
selamlar saygılar hocam