
Oysa karanliktan asla korkmazdi şai̇r
Düşler terminali, azizim
Satırların birbiri ardına dizildiği
Bir peron belki de
Gök kuşağının tescilli renkleri
Bilet yerine gösterdiğim her şiir
İzahı mıydı dünde kalan mazinin
Bir dikili ağacı dahi yokken hüsran
makamının…
Edindiği mertebe
Elbet rütbesiydi hüzün ve gizem
şairin
Kolluk kuvvetlerine sığınan bir
mağdur gibi
Ötenazi yapmaksa yaraların açıkta
kalan
Acısına dokunacaksa
Muhatabı olmayan her kimse sebepsiz
Açık ara farkla öndeydi şairin niyazı
Rabbine emanet ettiği kimse
Ne çok da kimsesizliğin mağduru bir
gök kubbe…
Nezdinde yağan acılar başından aşağı
Kaybolan yıldızın nesi yanlıştı
söyle, azizim?
Üstünkörü olmayan bir hikâyeden ötesi
mi?
Saklıydı mazinin dik yokuşlarında
Solan kaldırım çiçeklerine dokunan
Bir el gibi
Her uzattığında elini hayata
Kıskacında kaderin ve kederin
Dağılıp da toplanmayan ne çok öteberi
Saklı iken şairin mabedinde.
Sözcükler o yaldızlı yol
Söylenmeyenlere düşkündü hem şiir ve
kalem
Vuku bulan neydi öncesinde de
Ömrün kesif sessizliğine
Siper ettiği gövdesine
Oysaki kurşun yağıyordu kalemden
Şafağı atan geceye dahi sitem
Oysa karanlıktan asla korkmazdı şair
Sadece Rabbinden…
Sadece Rabbine duyduğu sevgi ve özlem
Kanlı gözlerinde şahit tutulan
renklerin
Gel gör ki hiçbir şeydi her biri
elbet
Karanlıktan öte
Kaldıysa üç beş renk
En çok beyazdı şaire yakışan
Tenha yollarında mevsimin
Sinesinde devasa bir çukur
İçi tepeleme hüzün dolu
Yırtık heybesi sırlara ve acıya
hasret.
Her endamlı gölgeydi şairin sakındığı
Sancılı bir mevsimin metruk
yollarında
Rafa kalkan mutluluktan öte
Şiar edindiği umut en çok düne
duyduğu
Özlemin yongası iken yazılan
Oysaki neydi buncası?
Hele ki içinden geçen binlerce cümle
Belki de sırlarıyla gömülecekti şair
Öykündüğü sadece huzura meyleden
Bir arayış arındığı
Bir sela sonla izdivacı.
Emeğine yüreğine sağlık Gülüm hocam tebrikler hayırlı akşamlar diliyorum hocam
Çok çok teşekkür ederim Murat Hocam
Hayırlı akşamlar diliyorum