
Sevgi̇li̇ sözcükleri̇m
Münferit tarihten çalıntı bir üzüncün
şafağı asılı yetilerimde ve ben bir yetim düş olma ihtimalinin üzerinde
duruyorum.
Perdeleri uçuşan mevsimin oturma
odasıyım ve çok şık bir kadife takımı içimin apartman boşluğunda uçmayı hicvede
kanadı kırık bir kuş.
Aklımın süzgecinde illa ki kepek
saklı.
Tortusu yüreğin ve çökkün sureti
göğün. Şafak bastı yanaklarımı yoksa albastı, demenin meali miydi gece?
Soytarı ve üşengeç iklim işte aklın
mersiyesinde takılı bir şive az sonra’mı kundaklayacak bir yangının da minvali
her şiir ve özne olmaya adayım bu gün belki de üç beş emir kip yine emir eri
düşlerim ve sersem bir yürek işçiliği, diyezi kayıp bir nota fasikülü.
Genç irisi söylemler ve akla zarar
şimdi maviye boyuyorum bentleri.
Diri bir öfke: affetsin beni Rabbim
ve lütfen müsait bir hüzünde ineyim ben. İndi bindi madem göğün taksisinde
saklı tarife uzak yol kaç saat sürer ki?
Aşkın hâkimi yelloz düşler.
Düşe kalka sevmeyi sadece dileyen ben
miydim de kadın-erkek sevdim insanları ve ümit bağladım her reşit acıya sonram
malum ne de olsa aşkın hicviydi cümlelerin yarattığı sanatoryum.
Şakıyan bir besteye makamlar adandı
oysaki en yüksek makamdı aşkın tepe noktası.
Kirlenmeden yeryüzü.
Üstüm başım dökülüyor ne de olsa
geceden kalma bir şiirim lakin elimi yüzümü yıkadım mı gider tüm kirim sonra da
süslenir ve çıkarım insan içine…
Bir safsata giydiklerim; bir hurafe
peşine düştüklerim ve iklimi yansıması gözümden süzülen oysaki yaz bildim de
geldim ben bu şehre sonra da yas bildim sevgiyi ve daha çok insan sevip daha çok
korkutuldum.
Babamdan kalan bir miras içimdeki
külliyat ve şimdi misafirhanemi açtım ben şehir sakinlerinin hizmetine.
Kaç kaşık alırdınız sevgiyi bir de
diler miydiniz üç beş iyi dilek?
Kafa kâğıdım eskidi mi ne hâkim bey,
bana az müsaade. Şimdi çıkıyorum ve sapıyorum sola sonra da…
Ne siz sorun ne ben söyleyeyim: kaç
mevsim peşindeyim düşlerin ve de kıtaları şiirlerin nasıl ki aşar boyumu ve
şimdi ütülediğim tüm hecelerle hevesimi giderip yeni baştan doğacağım ne de
olsa sözcükleri yaza yaza evrim geçiriyorum ve gözlerim ışıldıyor.
Ne neferiyim ne de hükümlüsü sevginin
ne de olsa sevginin ta kendisiyim bu yüzden beni sevmeyenlere bile kızgın
değilim.
Ayan beyan telaşım ve saklı bir
serenat adeta bağdaş kurduğum.
Sancılı hayat sancılı ölüm ve doğum
sırasında çok kelime kaybettim derken serumla imge ve heceye boğdular beni
sonrası akla zarar.
Ötüşen titrek serçe.
Koşuşturan yavru kedi.
Hey, siz bayım ve siz sevgili bayan…
ne duruyorsunuz? Sarılın birbirinize çok geç olmadan. Ne o? Yoksa tanımıyor
musunuz birbirinizi?
Peki, ben seveyim o halde sizin
yerinize hatta üç beş de murat getireyim dünyaya bu mutlu sevgiden…
İhanet etmeyi de erteleyin sevgili
sözcüklerim ve içimi tırmalayan duygular beni boğmadan gün yüzü görmek için
illa ki yeni cümleler kurmalıyım sevgiye dair.
Afişe edebilirsiniz de nasıl bir
sersem olduğumu ki Sağır Sultan bile çoktan duydu ve diskalifiye etti kalemimi
ve izninizle çekiliyorum köşeme şimdilik.
Rahmetin izindeyim ben bir ömür ve
kopacak kıyamet öncesi binlerce küçük kıyamete tanık oldu içimdeki sefil.
Dalgalanan şu güzelliğe vakıfsanız hala
bir şansınız var ne de olsa yüreğimi az evvel gökyüzüne işledim hani olur da
selamımı alır bir martı diye…
“Hey, siz bayım ve siz sevgili bayan… ne duruyorsunuz? Sarılın birbirinize çok geç olmadan. Ne o? Yoksa tanımıyor musunuz birbirinizi?
Peki, ben seveyim o halde sizin yerinize hatta üç beş de murat getireyim dünyaya bu mutlu sevgiden…
İhanet etmeyi de erteleyin sevgili sözcüklerim ve içimi tırmalayan duygular beni boğmadan gün yüzü görmek için illa ki yeni cümleler kurmalıyım sevgiye dair.”
Kara toprağın sarmasını bekliyoruz her nedense! Anlaşılmayan söz ve hecelerin sancısından feryat ediyoruz mütemadiyen, oysa söz ve heceler gülümsetmek içindir kim sancı ile sardırdı onları? Gözlerimizde sancıların karanlığı, karanlık odalarda kaldığımız için olsa gerek! Kendini ve birbirini tanıyan üç beş kişi var diğerleri hep yabancı birbirine! Seyretmek acı veriyor…
Sevgiye dair yeni sözcükler değil akılların yerinden çıkarak yenden sevgi sözleriyle, gönüller yerinden sökülerek sevgi sözcükleri yüklenmeli…
Güzel yüzlü, parlak yüzlü güneş gibi parlayan, Muhabbet ve sevgiden deli gibi olmuş ey güzel, gönülleri rahatlatan, hakiki sevgi ve aşk, arif, bilen, tanıyan, sevda, candan sevmek… Bunlar yüzyıllardır var bilen yok ise yenisini yazmaya da gerek yok, emeğine gönlüne sağlık kardeşim, selamlarımla.
Yok, değil mi ağabeyim bir de olduğuna dair bir inanç geliştirip mütemadiyen yakalandığımız o rahmet... Gök kadar devasa ve yeryüzü kadar da kapsama alanı sancılara denk düşen... Yenilmek belki de elemek dünden an'ı... Yürek dolusu teşekkürlerimle, değerli ağabeyim. Selam ve iyi dileklerimi gönderiyorum gönül pencerenize. Allah'a emanet olun değerli ağabeyim. Sağ olun var olun.
Dalgalanan şu güzelliğe vakıfsanız hala bir şansınız var ne de olsa yüreğimi az evvel gökyüzüne işledim hani olur da selamımı alır bir martı diye…
Allahını bilen alır Allah selamını, anlamlıydı yüreğine sağlık arkadaşım sevgilerimle...
Elbette alıyor şükürler olsun ki. Çok teşekkür ediyorum güzel yüreğine. Selam ve sevgilerimle.