
Şubatin güncesi̇nde 29
Bildikleri ile avunuyor mevsim,
savurduklarını sunduğu yeryüzünde yolu kesişirken nidalarla…
Somurtan bir kelam saklı mizacında
güneşin madem ve satır aralarına sığınan eklem yerleri şiirlerin, hüzne
gömülüyor.
Katıksız seven mazlum ve hüzün
makamı; kayrasında günün, öğüttüğü içler acısı bir de meftun dizeler…
Ve işte şairin güncesi eksileceğine
günlere savrulan.
Mizacında saklı olsa da mevsimin
kırık güftesi, debdebeli aşklar öğütlüyor aşk meleği ve iplik iplik
gözyaşlarına sığınan ucube imgeler bir hoyrat bir de hasar zamanı içine gömülen
başak taneleri.
Aşkın hünkârı madem şiirler, şair
olmaya ne hacet severken içinden gelenleri derlerken notalar dahi yetmez
bestesine hicranın, gün yüzlü analar şafağı giyinip de sığındığı ezanlarda düşe
kalka geçen ömrün hesabını yapmadan ve sadece Rabbine dönük yüzü hele ki Allah
katında meylettiği huzura binaen, köpüren dalgalardan sakınıp da özünü
gözlerinde çağlayan mevsimin iri nameleri.
Sağanağın da vardır hüznü ve sağdıcı
rahmetle kuşandığı asalet ve kopamadığı İlahi Adalet.
Düş mahkûmları yâd ederken dünü,
yarından medet bekleyen yeni doğmuş bir bebek gibi sığınırken göğsüne anne
mizaçlı her gölgeyi dahi bellemişken merhamet gibi…
Hakkın rahmetine vakıf gökyüzü,
sandalların salındığı denizler ve efkârın bam teline basan yaygaralar ve
kükreyen sözcükleri uysallaştıran şairin dingin yüreğine duyduğu özleme biat
bir ırmaktan ulaşan kıyılara, derdest imgelerin sağalttığı bir yalın şiir gibi
ve gizini gözünden sakınan sefil şair, aşkın hizaya getireceği bir evrenin de
hayalini kurar da kurar hele ki varamadığı o yaka belli ki şehir gibi ayrı
düşmüş iki sevgili iki hazin yaka aslında aşkın makûs talihi İstanbul’a yakışan
derya bir sevda kuşkuları dahi yok sayan bir vecize hele ki gaipten gelen
sevinci giyen yeni bir mısra.
Tırnakları ile kazıdığı hayalet
şiirler.
Tutuşan yüreğin de meftun olduğu
yaşamaya dair hüznü bile katık yapan rahmete övündüğü kadar dünüyle kimine göre
şehre de şaire de yakışmayan o bitimsiz hüznü.
Bir kaykay belki de üzerine çıktığı
her duygu, savururken saçlarını dizelerin diz dize bile oturamadığı sevdanın
hayallerinden arınan kavruk yürek; sevdalı kelam hele ki endamına yenik düştüğü
evren.
Sancılı bir var oluş kökünde hiçlik.
Yokluğa dair tezahürat yüklenen
şapkadan çıkan tavşanlar.
İllet bir terennüm belki de
bahşedilen iblise sırtını dönen iyilik ve ilham perileri, satırların şevki ile
içi de için için ezilen ölümcül bir hassasiyet ki doz aşımından hüznün katıksız
abandığı yüreği ve dalyalarca umut dolu bulut bırakırken nefesini ve nemini İstanbul’un
sevdalı göğünde uçuşan kırlangıç kanatlarına hayran bir bilinmez ki aşka da
şaire de kök söktüren her hece.
Lanetin ötelediği bir masumiyet ise
asla geri durmaz ve geçiş hakkı tanımaz: ne melteme ne hasreti giyinen yanık
tenli güneşe ve devinen her satıra da baskı yapar muhalif güçler ve tanrısı
olmayan yıldızlar ve metruk düşler elbette beynamaz satırlardan alırken
intikamını sefil iblis bir göğe çivi çakar bir de yürekleri bombalar aşkın
hicvine aldırış etmeden toplar da yandaşlarını.
Kerametin ilmi.
Aşkın tılsımı.
Umudun gücü.
Efkârın da sonu mu yoksa Mart’a
saatler kala bir beylik güzergâh mı Şubat’ın artık güncesinde belki de 29’un
laneti satırlara sızan irin gibi lakin illa ki galip gelecek aşk, asalet ve
iyilik.
Güneşin doğuşunu müjdeleyen Mart’ın
ilk gününe hasret bir maviden çıkıp da yola beyhude satırlar ve bitimsiz dualar
öylesine yüklenir ki hasreti ve umudu, şair olmaya ne hacet yeter ki giyinsin
aşkı her kelam ve her insan ve elbet ortak paydada buluşacak tüm insanlık.
Kefil olansa şairin yüreği.
Bedeller ödeyen de yerkürenin
bitimsiz hasreti.
Elbet yarına elbet gök kubbeye ve
Rabbine sığınan ve sadık heceler bir nebze de olsa dokunmak adına huzura
giyerken hüznü heybesinden taşan efkârı ve sevdayı yâd ederken esintisi ile
baharın da cemresi elbet düşecek metruk gölgelere ve illa ki hizaya gelecek
insanlık ve son bulacak zulüm.
Maktuller ve mustarip kılınan sefil
kimlikler.
Mazlumun da ahı nasıl ki kalmaz
yerde…
Seğirten hüzün, semiren insanlık ve
palabıyık acılar bir nebze de olsun ne olur rüştünü ispatlasın umutlar ve
katlanan acıları yok sayıp da düşsün cemreler tüm asaleti ile esir alsın düzeni
ki düzensizlikten bitap düşmüş çocuklar, mazlum yürekler…
Bedeli ağır olsa da yaşamın mümkün mü
umudu kesmek yarınlardan?
Hani olur da güneş kocaman bir
tebessümü armağan eder insan ayırt etmeden severken de yürekler çağlayan hüzne
değil mutluluğa selam veren kelam ve şair hatırına...
Zor olmasa gerek ve beklemek.
Seken kör kurşun sebebiyet vermeden
yeni bir yitime.
Kelebek ömürlü rüyalardan alalım bari
düşen neyse payımıza: mademki umut ve sevgi şiar edindiğimiz hele ki gönyesi
ömrün kırık olsa da yükseltelim çıtayı insanlık hatırına ve kaybolan maziyi de yâd
edelim yarına erişmenin bir hayal olmadığını da ispat edelim elbette kendimizce
sever ve ç/ağlarken İlahi Ateşin ve Aşkın peşinde…
Kelebek ömürlü rüyalardan alalım bari düşen neyse payımıza: mademki umut ve sevgi şiar edindiğimiz hele ki gönyesi ömrün kırık olsa da yükseltelim çıtayı insanlık hatırına ve kaybolan maziyi de yâd edelim yarına erişmenin bir hayal olmadığını da ispat edelim elbette kendimizce sever ve ç/ağlarken İlahi Ateşin ve Aşkın peşinde…
Yüreğine sağlık arkadaşım sevgilerimle...
Canım arkadaşım çok sağ ol
Güzel yüreğin dert görmesin asla.
Sevgilerimle gönül bahçene
“Hani olur da güneş kocaman bir tebessümü armağan eder insan ayırt etmeden severken de yürekler çağlayan hüzne değil mutluluğa selam veren kelam ve şair hatırına... Zor olmasa gerek ve beklemek.”
Bizler bilsek te bilmezsek de vardır bu zamanın fedaileri kahramanları, beklese de vatanı dağın başında şükürledir zamanı anı, mazlumlar dualarla beklediğini bildiği için sığdıramaz gönlünü bu âleme yaklaşır Rabbine tefekkürle şükürle. Yazarda aynı duygular içindedir yazarken, varmak ulaşmak onlar için bir armağandı ha mazluma ha hakka varmak.
Zalim için avuçlarımızı sıkarken bu sıkma ile sızlayan avuç ve parmaklarımızın arasında zalimin sinesine son mızrağı son yumruğu vurarak devranına son vermenin telaşıyla yaşıyoruz yazarken inşallah, imanın yıkılmaz gücü ile güç buluyoruz ve yazıyoruz Rabbime şükür. Gülüşümüz tatlı bir serinlik verir zalimin zulmü altında yanan mazlumlara inşallah. Bu yolda bu hal üzerine yazamaz isek bakamayız yüzlere. Güneş nasıl bizden sıcaklığını esirgemiyorsa bizlerde insanlık için gönlümüzdeki gülümsemeyi eksik etmiyoruz Rabbime şükür. Emeğine gönlüne sağlık Yıldız kardeşim, yine gezdirdin kendin gibi kendi iç dünyamda gönüllerin dünyasında, teşekkürler ederim kardeşime, selamlarımla
Allah razı olsun ağabeyim.
o kocaman yüreğinize çok teşekkür ederim.
Sağ olun var olun ağabeyim.
Sonsuz selam ve iyi dileklerimle, değerli ağabeyim