
Ve perde
Düş birikintileri…
Hayır, hayır, basamam hiç birine hem
sözcükler değil mi külfet doğuran?
Yeminliydim oysa susmaya seni
sevmezden önce sonra şadırvana düştü yolum omzumda şalım bir de s/alındığım o
dipsiz kuyu.
Beceremedim gitti. Neyi mi?
Sevdiğim kadar sevilmeyi filan da
talep etmedim hani ve sözcüklerime serildim sonra eridi düşlerim ve sandım ki
hidayete ilk ben erecektim.
Yakamozun çığlığını duyuyor musun,
bayım?
Hani sözcüklerin kanadığını hani
hani…
Daim olmalıydı oysa hayallerim ve
içinden geçtiğim o düş geçidi bir de geçemediğim elbet boyumu aşıyordu her şey
ve herkes ve külhanbeyi gibi nara atmayı filan da beceremedim bir de yalan
söylemeyi.
Nefsim kudurmadan öldürmüştüm.
Nefesim daralmadan da içime çekmiştim
ben ömrü ve nihayetinde hayat da içine çekti beni sonra sırtımı sıvazladı
yalanlar ve kandım sadece kandım.
Kanadığıma delalettir bunca cümle.
Aşkım da vasiyetim en çok da kendime
yenildiğim.
Bornozu şiirlerin ve işte kırmızı
kuşağı da belinde imgelerin.
İğrendiğim insan izlekleri elbet
ruhunu şeytana satmış nice insan en çok paraya ve yalana tapan.
Himayesindeyim kaderin ve Allah’ın.
Bir de aşkın himayesinde.
İbaresi yalnızlığın ne çok hezeyan
içime doğan güneşi de tefe koydular ya…
Sözcüklerim limanda.
Aşk ise batık.
Karekökü mü yalnızlığın?
Ne fark eder ki siz eşlik etmedikten
sonra.
Batık gemim hem de bir ömür su alıp
nihayetinde dibi boylayan ve hala gemimi terk etmedim tıpkı ruhumu teslim
etmediğim gibi ve aşka müteşekkirim en çok da hayata aşk ile bakarken gelin
görün ki bunu da çaldılar yetmedi yetmedi…
Yetinmeyi bilmek de çok izafi bir
terimmiş çünkü ben aşka erdim nihayetinde hidayetle buluşacağımın inancıyla.
Yansımam aynada ki umurumda değil
nihayetinde derli toplu bir ölü diyeceklerini de sanmıyorum ve biliyorum ki
yazılarım da yanacak cesedimle beraber elbet ağzımda bir maske elbet yazılarımın
da sönmüş feri.
Layık olduğum bir hayat mı?
Resmigeçit yapan bunca duygunun
arkasına nasıl bir hayat eklerim ki üstelik tüm sevdiklerim ve hayallerim de
benden çalınmışken?
Bir düşün mukozası, inilti dolu bir
heybeden dökülenler elbet yüreğin de propagandası şimdi dönsek yeminimizden
neye yarar ki aşka ettiğimiz ihanet?
Ve perde.
Kıyametin öncülüğü
Ayrıcalıklı yüreğin ön sözü
Bir şiir dikerken
Soğuktan değil titrerken
Yazmadığım şiirde saklı ruhumla
Firar edeceğim bir yüklemden de arda
kalan
Öznesi olmayan ömrün
Sabır taşı mı yoksa çatlak?
Kime ne?
En azından
Sevgiyi dilimlerken
Yansa dilimiz
Hep mi susuz kalacağız yitene kadar?
Sözcüklerin ıssızlığında
Yol mu döşeyeceğiz karanlığı
İhbar ederken Yaratana,
Ne malum karanlığa eşlik etmediğimiz?
Bir su dokuymuş hayaller
Haraç mezat sattığımız aşk:
Kibirli bir imge olsa olsa sağaltım
amaçlı
Kindar nefsin son arzusu
Elbet ölmeden evvel
Solmakla iştigal binlerce çiçek ve
hece.
Batık gemim hem de bir ömür su alıp nihayetinde dibi boylayan ve hala gemimi terk etmedim tıpkı ruhumu teslim etmediğim gibi ve aşka müteşekkirim en çok da hayata aşk ile bakarken gelin görün ki bunu da çaldılar yetmedi yetmedi… "Yetinmeyi bilmek de çok izafi bir terimmiş çünkü ben aşka erdim nihayetinde hidayetle buluşacağımın inancıyla."
"Ne malum karanlığa düşüncelerimizin ışığıyla aydınlık etmediğimiz"diyerek sözünüzle bir kaç cümle ekleyerek yorumuma yorum katayım dedim enfes sözünüzle kardeşim,selamlarımla.
yüreğiniz dert görmesin ağabeyim
çok sağ olun
selam ve dua ile
Çok çok teşekkür ederim
Yürekleriniz dert görmesin
Resmigeçit yapan bunca duygunun arkasına nasıl bir hayat eklerim ki üstelik tüm sevdiklerim ve hayallerim de benden çalınmışken?
Yüreğine sağlık arkadaşım sevgilerimle...
Teşekkür ederim canım arkadaşım
Sevgimlesin