
Artik seni̇ sevmi̇yorum lavi̇ni̇a
Bir düşün sadece bir düşün
Ve hangi düş’ ün taslağında saklı ise
gerçeğin
Boca et üzerine evrenin
Boykot ettiğin aşklara nazireler yaz
Boylu boyunca serildiğin döşeğin
Islak teninde saklı bir yastık gibi
başını yasladığın
Aslında haiz olduğun vicdanındır
Sözcüklerin rüzgârı gibi ü
Üşüten imgelerin sağanağında altını
ıslatan bir çocuk gibi
… Ah, saklama yaşını Lavinia
Yasını da bana emanet et, sevdiceğim
Bil ki ben ağlarım senin yerine
Ve hibe ettiğin duygularına
zimmetliyim
Ezelden açılası bir kapının bir
goncanın
Tahliye ettiği yalnızlığı
İçime çektiğim kadar
Gizlice izlediğim bir neon ışığı gibi
Yanmana alışkınım
Yazmazdım hem eskiden böyle
Sen ki bana yazmışken
Görüp göreceğim tek iklimdin
Dikiş tutmayan bu aşkın bu özlemin
Bitimsiz rüzgârında saklı bir yaprak
gibi
Dalıma kavuşmanın verdiği coşku ile
Sözcükleri ardı ardına dizdiğim
Bir masal bir şiir bir roman
Artık neyse refüze edilesi
Aşkın maliyeti ve işte
İçimde saklı şehir
İçimde saklı şiir
İçimde saklı aşk, Lavinia
Bense düş gücümden
Sökün eden sözcüklerle dans eden
Bir potpuri gibi salkım saçak
Dağınık yalnızlığıma minnet etmeden
Yaşadım bir ömür
Ve aşkın kavisli yollarında
Bazen bülbül oldum şakıdım
Bazen gül oldum gülüverdim
Solması an meselesi
Ve Tanrı izin verdiği sürece
yüklendim ben aşkı
Ve ömre hükmeden kadere
Saygıda kusur etmeden
Bir terennüm bağışladım içimdeki
meleklere
Aslında akıl melikelerimdi
Beni benden uzak kılan
Bazense bodoslama kendime hücum
ettiğim
Ve işte onca safsatanın ardından
Salavat getirdiğim her ezan vakti
Sığındığımsın sen Rabbimden sonra
Ve iç bükey bir ayna gibi
İçime döndüğüm küskünlüğümse
Ömür boyu, Lavinia ve ben artık seni
sevmiyorum
Öykündüğüm mutluluk iken
Öfkeyle sildim adını defterimden
Yine de lügatimde saklı bir imgesin
sen
Gözyaşımla yıkadığım vicdanım
Ve şerh düştüğüm acımla
Öykündüğümdür sensiz bir hayat
Her ne kadar unutmasam da seni…