
Bedensi̇z kalmiş ruha tasvi̇r mi̇ gerek?
İkilettiği bir lanet çöreklendi
hazneme
Göğün tıklım tıklım boşluğunda
Yol alamadığım bir mavi
Resmin hazinesi adeta
Kaybolmuşluğun rüştünün t/aştığı bir
sahil
İç acılarında top yekun hasret
Kanamalı yüreğin vebali çökmüş bir
kez üstüne.
Lanetin gecenin seyrinde
Gümüş renkli bir ç/ağlayan
Aşkın utkuna tütsüler yakan yalan
dolan
Bitimi ömrün varsın tasalansın
anbean.
Hanesinde yılgı var ölü mevsimin
Bir de ölü çöp toplayıcılar
Geceye isyan çıkaran bir diri lahza
Göğün kemendi kopup da
Aşk ve hüsran baş başa kaldığında.
Her sicim her mevsim ve her im
Devasa lanetin iz düşümü
Ne kirli sesi ölümün
Ne de kinayeli fanilerin sür git
hasreti
Kavuşulmazlığın indinde
Kaçık bir suret
İnsan demeye bin şahit gerek.
Anıp da geçmişi irkilen bir beden
Bedensiz kalmış ruha tasvir mi gerek?
Hele ki şakıyan seslerin muzip
tınısında bir var oluş
Hükmeden Tanrıya bir serzeniş
Kafirin dizlerinde ölü metinler
Kinaye karan gün ve gece
Aklanmaya ne hacet?
Defteri çoktan dürülmedi mi?
Bir hengame ve bir kopuş;
Bir sıfat daha lazım
Bunca latife fazla gelir doğrusu
Her izlekte saklı hatıralar
Dünün örtüsü düştü mü bulutlara
Göğsünü geren bir melek.
Görünmezliğin sarnıcında kutsanmış
bir menkıbe
Azla yetinmeyi nasıl da öğrenemedi
insanoğlu
Bir de eğri oturup eğri konuştuğu
Yalanların zikrinde bir sunu
Baş aşağı edilmiş ruhun kayıp tapusu.
Zanlar ve de sürüklenirken peşi sıra
öznenin
Gizli olması değil maksat
Gizlediği hayalleri.
Her aşkın sonunda illa ki hüsran
Bir sancılı telaffuz adeta
Verilen her peşin hüküm
Dibi kara lanetin
Seninki benden kara, misali
Ödlek bir tasvir
Yarım ağız sevmelerin kayıp
haysiyeti.
dost emeğine kalemine sağlık selam ve saygılar
Teşekkür ederim dostum.
Selam ve saygılarımla.