
Huzurla hasbihal
Yalnızlığın kıblesinde saf tutuyorum
bazen bir nesir bazen bir esir mahiyetinde c/esaretimin sırtını sıvazlıyorum.
Duvarlarım var şeffaf.
Duvarlarım var dinlenen.
Duvarlarım var dilemması mahremin
bense sayacıyım mevsimin bazen peçesine saklanıyorum bazen pervazına tünüyorum
bazense perçemi oluyorum rüzgârın ve manen tefekküre dalıp da tevekkül
yüklendiğim bu son zamanların ziyneti olan huzurla hasbıhal ediyorum.
Çöken tortusu mevsimin.
Çömen ayakları kara karıncanın
Ve işte kara gecede o kara karıncanın
ayak sesini duyan
Biri var biri var
Bilinmeze hükmeden
Hikmeti kaderin
Aşkın neşrettiği bir düzen var
Gıyabında sevginin
İnancın doğumu ve asla batmayacağını
bilmek…
Gece ne ki ne?
Bilediğim hüzün ve aşk yalnızlığın
nezdinde
Ve işte bilen biri var
söyleyemediklerimi
Yazdıran biri var ve yazgıma aşığım,
meftunum
Başım gözüm üstüne kaderim
Kederimi dahi sever oldum
Yeter ki beterin beterini yaşamayım
hayatım boyunca
Muadili olduğum şu şiir ne ki?
Şivesi mi hüznün?
Aksanı umudun?
Aksayan ayakları iç sesimin
Dilemması ömrün
Dilediğim kadar da severim
Hazanın çatallı sesi
Bahar ise beklemede
Kış güneşi pek bir nazlı
Rüzgârın estiği
Ah, şu deli gönlüm
Sabrımı katık yaptığım gün ve gece
Hasretim aslında kendime
Haset olanlardan haz etmediğim
Yine de farkındayım olup bitenin ve
bana taş atanın
Seve seve uzattığımsa ekmek ve nimet
Yere düşerse üç kere öper de başıma
koyarım
Nimetin zerresine bile kefildir
sevgim
İnancım şahlanan
Yalnızlığın efkârını ipe dizdiğim
Donanımlı yüreğim
Oysaki tek zerremle hüküm sürdüğüm
Mevsimin meşrebi
Özlemin hicreti
Sandık dolusu hüzün
Bir de sanmadıklarımı doldurduğum
heybem
Rüzgârın sırtındayım
Varsın sırıtsın iblis ve müritleri
Merhametlilerin merhametlisi Rabbim
nasıl ki
Yeter her şeye yetişir herkese…
teşekkür ederim