Bir yalnızlığı bölüşüyorum gecenin
tininde yangın bense yalnızlığın mağarasında, yamyam bir kadın…
Aşkın hicreti ise özlem,
dokunulmazlığı var illa ki kelimelerin.
Şehir ve şiir bıçak sırtında ve o
sihirli d/okunuşu aşkın.
Karamürsel sepetinde saklı bir düşüm
belki de…
İmha edemediğim karanlığa görevler
b/içtiğim
Aşkınsa şah damarına olan yakınlığı
uzaklığı.
Şehrin sesine kulak veriyor kalemim
Bense gecenin hükmünde
Aşkın yitik ritminde içten içe
büyüyen bir çığlığı
Boca ediyorum şiire.
Melankolik d/okunuşları var hiçliğin
İtibar etmediğim her şey herkesinse
Ayrı bir dokunulmazlığı var
Körebe oynadığım çocukluğumun dar
Sokaklarında sekiyorum kör
Bir kurşun gibi
Bazense gölgemi
Boykot ediyorum kırık bir testiden
akan su gibi.
Ellerim kirli
Yüzümse aydınlık
Sabahın telaşını talaş biliyorum
Kordan bir hecede saklı yitik nabzım.
Kök hücresinde kalemin
Boykot ettiğim
Yalnızlığın ve rüzgârın
Sönen nefesinde kayıp bir güç gibi
İçime kapandığım ömrün de eşref saati.
Her hicret ayrı hüzün
Her hüzünse şiirin güftesi
Nakaratı kayıp ömrün
Bense şehla gözlerinde mevsimin
Tansiyonunu ölçüyorum ruhumun.
Kasıtsız sarmalındayım aşkın
Ne var ki mavi ise mintanım?
Dar cepheli bir evin
Geniş kaldırımların da hitabında
Sektiğim bir taş gibi
Kaldırımın mecrasında açan bir çiçek
gibi
Aşkın da dik alası ve dilemması.
Yorgunluğun haşmeti
Sevdanın çömez misafiri
Ve işte şiirler akıyor damarlarımda
Şairler yüzüyor yorgun ruhumda
Semazen bir yüreksem nazım da niyazım
da
Saklı kalemin duvağında.
Çeyiz sandığı bu aşkın
Çekirdek misali parçalandığım
Hangi kütle ise aşkın hicabı
Özlemle özveri yüklenip
Öznemi g/izliyorum şiirin satır
aralarına.
Hükmeden biri var
Yazdıran ve sevdiren
Katıksız aşk doluyum
Riyasız mevsimin kırık dalıyım
Taşlandığım…
Taçlandığım…
Taş üstünde taş bırakmayan
yalnızlığın.
Bir şiirsem dünden gelen
Şahikası özlemin kanatlarıma eşlik
eden
Kelebek mizaçlı şiirlerim
Hız kesmeyen yalnızlığım.
Sancılı olsa da yeniden doğuşum
Şiirdir müjdeleyen aşkı ve inancı
Ne de olsa dokunulmazlığı
Vardır şairin heybesinden dökülen her
dizeyi
Dizdiğim önüme
Arkamdan esen rüzgâr çapkın ıslığı
ile
Önüne geçilmez bir coşkudur hem
benimki
Şiir sandığımda saklı binlerce hikâye
Elbet katık olmakta ömre
Yoksa yaşamak ne ki?
Şairin ıssızlığında yola düşen her
sözcüğü
Bahşetmişken Tanrı
Varsın olsun varlığın dayanılmaz
ağırlığı
Çökmüşken yüreğimin tam da üstüne…